Cumartesi, Haziran 30, 2012

..Yeşili Seven Kadın..

İçimde kendimi kandırıyorum .
Az bir zamanım kalacak ,
Bekledim de bekledim ..
Yeşile boyalı kum saati,
Damla damla suyum ,
Oysa ;
Tane tane kum sayıyordu.

Yeşili seven kadın...
Yaprak ol,
Rüzgarın dansında kal.
Dal ol,
Kuşlara katıl ama göçme.
Ağaç ol,
Özgürlük dediğin gibi..
Orman ol,
Gecelere nefesle dol ...

Yeşili seven kadın,
Yeşile dol,
Özgür ol ...
Tam düşlediğin gibi ...


30-06-2012                        Özkan ERDAŞ



...Sonsuz'dan bir metin daha...

Salı, Haziran 19, 2012

..Barışın Çocukları..


Amansız bekleyişleri bitirdik biz,
Zamansız söylediklerimizin derdindeyiz..
Ansızın çıkıp geldi beklenen o günler,
Yaşımız başımıza yetişti çoktan..
Acımızı deniz tuzuna banıp yedik,
Dilimiz de yandı kavruldu tuzdan..

Son bir hedefe yönelmek mi dersin,
Akdeniz'i aşalım Cebelitarık'tan,
Okyanuslara dolalım çığ çığ,
Biz,
Bizler,
O ve Onlara karşı ...
O ve Onlar kanımıza susamışlar,
Biz,bizler desen barışın çocukları,
Elimizde beyaz kumaş parçamız,
Dilimizde deniz tuzu,
Susmayı da konuşması kadar öğrendik...
Durup selam durmayı da koşması kadar.
Yol bizim,
Yordam da bizim..
Beyaz kumaşı KIRMIZIYA boyama zamanıdır.
Amansız bekleyişleri bitirdik biz ...



18-06-2012                                                Özkan ERDAŞ




...Sonsuz'dan bir metin daha...

Çarşamba, Haziran 06, 2012

..MAHKUMLARIN ÇIKMAZI..




Sağlam örelim duvarlarını,
İlla suç işlemeye gerek yok,
Biz kendi kendimizi ispiyonladık hayata..

Kaliteli olmalı malzemesi de,
Sonra sırtımızı,
Sağlam duvarlara dayamalı.
Tüm planlarını da biz hazırladık,
Kendimizi tıktık ta tıktık, vay be…
Bir tavan yaptık göklerimizi kapattık,
Sağımız solumuz duvar oldu,
Rüzgarımızı da biz kestik işte..
Çıplak ayakla koşan özgürler vardı,
Biz de çırılçıplakken, giyindik işte..

Üç kişiydik, birer birer aldılar,
Eziyeti yoktur karanlığın, yoktu..
Biz içimizde güneşi öldürenleriz.

Bana sordular evvel, yapan kim.. ?
“Neyi.. ?” dedim, sustum..
Zararım kendimedir, hep sustum..
“Bir hazinedir, nefesin yardımından,
Nedendir kaçıp soluksuz idam..?”
Biz.. Güney beslemeleriyiz..
Akdeniz nefesidir nefesimiz,
Dağlar, taşlar ördük aramıza,
Denizde çıplak yüzerdik de,
Giyindik.. müebbet’e niyetli…

İkinci bana da sordular,
“Güpegündüz kaybolduğun yol senin,
Haykırsan biri duyacaktır sesini..?”
Ben hep kaybolurum,
Önce küçük oyuncak arabamı kaybettim,
Ağladım…
Sonra adım adım, adımlarımı kaybettim,
Yavaşladım…
Bir de kendimi kaybettim ki,
Belki tüm kaybolanların bir dünyası var,
“Kaybedilenler dünyası”..
Kaybolunca bende oraya gideceğim diye,
Arabamı ve adımlarımı bulmaya,
Sustum.. kendi yolumda kayboldum işte..

Üçüncü bana bir şey demediler..
O istememişti zaten bunları,
İlk ikisi zorladı belki de, direnemedi.
Önce aklımı çaldılar karanlığa,
Söz dizemedim dizelerime,
Kalbimi susturdular biraz,
Konuşmayı unuttu sonraları..
Güneşim,rüzgarım bir yaşardı içimde,
Ben suçsuzum..
Ben örmedim o duvarları,
Diğer benlere sorun, onlar işte..
Onlar kapattı güneşimi,
Rüzgarımı kestiler ..
Onlar işte…

Biz üç kişiydik…
Ben,ben ve ben..
Ben nefessizim,boğuldum,
Ben kayboldum,hep kaybolurum,
Ve ben;
Ben suçsuzum..
Güneşimi ve rüzgarımı verin geriye,
Onlar yaptı..
Onlar işte. .
                                           Ben,
                                                  Ben,
                                                       Ve Ben …


31-05-2012                                                      Özkan ERDAŞ













...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Üçüncü Perde..


Sahneler yeniden yazılmış.

Dekor da değiştirilmiş inadına,

Bir ışık çekili serseri bozması

Olanca göz alıyor,seyirci kaybına.



Oyuncular..

Onlar çoktan emekli olmuşlar,

Yenileri de yeni yerlerinden mutlu,

Kurulmuşlar sere serpe uzanmış,

Karanlık sahnenin arkasına,

Sıralarını beklemekteler,hevesli..

Susmalı, bir kuru gürültü seyirci

Yanmalı ışık,açılmalı perde…



Ben…

Çoktan yeni rollerimi ezberlemişim.

Uzatmışım saçlarımı gün bozumu,

Serseri tipi vermişlerde yoktan

Faili meçhul,bir efendi gömmüşler.

Bağıra bağıra gireceğim sahneye,

Bir piir nefesi gerek belli ki,

Yeni oyun, yeni sahne..

Baş roller desen, umut veriyor..

Üçüncü perde açılacak,

Bir gülünç alkış kopmalı,

Sonunda ayağa kaldıracak,

Ben yazdım, iyi izlenmeli…



‘Ha ..!’ dedim diye oyun duracak,

Bir girilip bir çıkılacak,

Sahne toz toprak..

Siyah-beyaz filme de dönecek

Üç boyutuna da bir gerek,

Üçüncü perdeye dakikalar,

Üç içten söz verilecek evvel..

-          Edebi aşkın sonsuza..

-          Görevinde olma sorumsuz..

-          Ne serserisin ne de huysuz..

Derin lütuf yoktu madem,

Bir alabora söze de kanılır.



Üçüncü perde…

Açıl..!!





18-05-2012                                       Özkan ERDAŞ






...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Susuz Yolcu..


Çıktığım yol şafağa çalacak

Ezanın düetine yol alacağım

Hayırdır sabahın gölgesinden

Sokak lambaları çok yönlü

Vurmuş ta gölgeme tersinden

Korktum olancasına çocuk



Karın tokluğuna muhabbet gerek

Sıcak bir çayla sabahın koynuna

Uzansam derim, izin çıkmaz..

,şefkatine yandığımın ‘Ağlasun’ u.

Derdimden anlar beni durutmaz..

Bir simite çay alırım, karşılık.

Özü derindir Ağlasunlu’dan…



Bir saltanattan devrilirim yola,

Çayı,simiti,sigarayı bırakıp kenara,

Akdeniz sevdasına bir rota

Koydum dümeni hokkalısından

Koltuğumda bir bavul o sıra,

Şahım,pirim..Nereliyim de

Mavi çağarır durur gitmeliyim.



Memleket kokar efkarıma nefesli,

Alabora bir kargaşa çöker

İlçeler arası terminal eşrafına,

Adamın derdi büyüktür,

İmansız, biri müşteri bekler

Diğeri sıra kapma sevdasında..



Tütün sarmaya koyulduğum sıra,

Verdim mi üstüne bir çayla mola,

Çökmüş otururum ilk bulduğum yere,

Gözlere yakındır, bilemem..

Benim kafam uzakta oturmuştur,

Kimi pervanesinde hayatın, takılı

Aklında bin bir dertle harmana..

Ben bulutlara meyletmişim, derinim

İstemeyene zaten yok dert tasa,

Bir de şu rüzgar alıp alıp dalgasını

Kıvrılıp acemice,saçıma vurmasa..



Yolum yoldur,dumanım yoldaş..

Seyahatin seyrindeyim, yavaş  yavaş …





01-05-2012                                                         Özkan ERDAŞ




...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Tutamadığımdan..


Uykusuzluğa devrim niyetim

Amansız yorgunum..

Destanlardan bozma bir sır,

Karanlığa saplanmış suretim..

Paylaşamadım sırrımı da,

Peşindeydim oysa el yakını

Sustum.. Sanırım susacağımda..

Uyku akar gözümden

Bir damla yaşın adında,

Zaman akar yola dayalı

Gece kalbime akar..

Eski bir resim elimde

Ben durup durup ona bakarım…





01-05-2012                                       Özkan ERDAŞ




...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Tahtadan Atlar..


Fetih kumarında rest çektin,

Boğazlar aşmalı kazanmaya.

Gözün altın tahtta pür dikkat

Bin bir hesap ortasında eksik çıkacak,

Planlar kurulacak, ağır toplantılarda,

Emrin olacak , hazırlıklar yapılacak.



Kış yaklaşırken dar boğazda kalacaksın,

Çelik çeliğe çarpınca onu kavrayan ellerin ısınacak,

Rest çektin fetih kumarına,

Mavileri sağlam geçmeli..



Dört diyar karışmış,seni soran yok.

Sen tahtadan atlar süreceksin mavilerde,

Limanlarda dört nala demirlenecekler,

İhtişamın,alacak gözlerini düşmanın,

Sancağında amblemin dümen,

Rotanı diktin mi altın tahta,

Duman duman tüteceksin köylerden,

Barışa niyetli savaş olmaz,

Çelikten damla damla kan,

Masumlardan göz yaşları akacak..



Dört nala tahtadan atlar,

Dört diyar karışmış diyorlar..

Üç aya sığdırılmış hazırlıklara

İki kelam katacaksın,saldır!!

Bir adım kala altın tahta,

Kahpe bir ok yüreğinde..

Bir adın kala savaş türkülerine,

Yanacak tahtadan atlar mavilere,

Kızıl maviye bulanırken,

Sen,yarım dümenle toprağa..



Tahtadan atlar mavilerde boğulacak,

Sen nefessiz kalacaksın…





17-05-2012                                                           Özkan ERDAŞ




...Sonsuz'dan bir metin daha...

..DİLSİZ VELİ..


Git buralardan bulut..

Çatlamış topraklara,

Güneşten kavrulan çöllere

Git…

Sana dua edenlere,

Akın akın yağmur dilenenlere

Git…

Bu karanlığı da yanında götür,

Her gün ağlamaz gökyüzü..

Ben ağlarım gecem gündüzüm,

Sele verdim senin efkarından

Yirmi beş yaşında ağabeyimi..

Git…

Öyle öfkelenmez bulutlar,

Hem ne etmişiz de öfkelendin,

Yağmurunla evimi barkımı devirdin.

Son nefesiydi belki ağabeyimin,

Derenin akıntısına kapıp götürdün.

Elini uzatmış garezli bağırır,

Bir daha da göremedim, gaipten,

Toprağa verecek bedenide kayıp,

Eh be bulut…

Dilsiz Veliyim deli etme beni..

Sen baharda gelmelisin,

Ilık rüzgarlara katılı, sakin,

Temiz, yeni nefesler getirmeye niyetli,

Benim nefesimi kesmeye değil..

Katıp önüne ağabeyimi,

Ne diye sürüklersin… ?

Hadi kışa yetiştin diyelim;

“Bulutlar adam öldürmez” deyi..

Bana kara yazılır, onlar beyaz sayfadan.

Bulut.. !

Sen karayı temizlemeye gelmelisin,

Sen baharda…

Git buralardan bulut..

Dilsiz Veliyim deli etme beni,

Dillendirme lal olmuş dilimi.

Konuşamam yazdığımdan anla

Konuşsam küfre dolacak dilim,

Susuz topraklara git..

Sana dua edenlere,

Git.. !

Götür şu karanlığını da..

Her gün ağlamaz gökyüzü,

Ben ağlarım…

Dilsiz veliyim..

Dillendirme beni…





19-05-2012                                                      Özkan ERDAŞ



...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Dinleyin,Konuşmayın..




Bir dakika..

Kaldırmayın, indirin ellerinizi,

Susun..!

Herkes bilirse, herkes konuşursa olmaz..

Devlet ne yapar sonra?

Siz okuyun,sizin aklınız dolu olmalı,düşünmeyin.

Devleti düşünmeye fırsatınız olmamalı,

Alın işte; petrole, kiraya, ekmeğe zam..

Onlarla oyalanın,siz konuşmayın..



Devlet yapar..?

Devlet yapmalı..?

Yapıyor olmalı,

-          Aç mısınız..?

-          Açız!

-          Açıkta mısınız..?

-          E açıktayız!

Halledilir..Halletmeye çalışılır..

Çalışıyorlar..Çalış..Çal..!

Çalıyorlar…?

Siz susun,siz konuşmayın.

Alın; güneş,su,rüzgar..

Aldığınız nefesin bile vergisini verin..



Düşünmeyin..Dinleyin..Konuşmayın..!





17-05-2012                                                Özkan ERDAŞ




...Sonsuz'dan bir metin daha...