Salı, Aralık 20, 2011

..Orta Sayfaya..


Türetmek, üretmek ve tüketmek.
Teker teker, azar azar,
Arada inip kaktırmalı belki,
Belki de imansız sayıp sövmeli..
Yok yok olmuyor, yavaşa gecikmeli.
Ziyan gerek aftan eksik kelimelerle
Yoksa gelmeyecek böyle,
Orta sayfa dedikleri…

24-10-2011                            Ö.E.


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..BEN DEMEDEN..

(Isparta-Sakarya)

Yollar beyazın gölgesine
Gri perdeler çekildi çoktan
Uyku sersemi gördüğüm
Aynı yoldan ikinci geçiyorum
Ben demeden bitmiş yol ,olmuş akşam.
Köşesinde durup yolun ansızın
Ters yöne gitmeli belki düşünmeden
Düşünmeye fırsat kalmadan
Kaybolmalı ikinci geçtiğin yoldan.. (Kalkış saati: 12:30)

(Sakarya-Isparta)
Bir secdeye bin can feda..
Gri perdeler yerlere serilecek
Yanlış yollarda cansız gibi,
Aynada aksi suretin gülümsemesi
Düşüncelerin düşünce düşman eline
Düşman elleri soğuk,uykulu çoktan
Ben demeden olmuş akşam,
Bitmiş yolların öksüzlüğüne
Çekilmiş tetikler dökülmüş kan..
Yeni yolar uğruna, bir secde bin can…
Aynalar da kırılmış, tuzla buz
Beyazın gölgesi yollar, ikinci geçtiğim
Feryat figan dönüş saatlerim
Ben ‘’başla’’demeden,
Bitmiş kaybolduğum yollar , olmuş akşam…

‘’Kalkış saati: 21:30’’


(23-10-2011)                                    Ö.E.


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Aşırı Realist..

Böyle değildi eskiden.
Geçmişte yazdıklarını okumaz da oldu.
Hoşlanmıyor demek ki, bilinçsiz..
Kendiyle çelişiyor, kavgalı şair geçmişine,
Belikli değişiyor yazılanlar zamanla,
Aynı yerde de bakıyor aynı manzaraya.

‘’Denizle çıplak sevişilir,
İnsanı en iyi saranda denizdir..
Dalgasına çarpılmadıkça yüzebilirsin.’’ görüşü bu…

Geçmişte yaşamak isterdi..
O büyük saydığı şairlerinin dönemi işte.
Olsaydı da iyi olur muydu bilinmez,
Çok merakı gibi dama girmeye.
Dilini sivriltirdi o da yönetime
Alırlardı karga tulumba..
Olmadı birde sürgün,
En Nazım yüreklisinden.
Olmadı kurtarma timine katılır,
‘’Yürü Rusya’ya..’’
Attila havasında Nazım’ı kurtarmaya…

En olmadı Can Baba niyetinde
Seke seke yaşar,
İstediği gibi ölür…

‘’Her şiirde sanat aranmaz.’’

27-11-2011                                                           Ö.E.


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Akşam Şiirleri 3..


Klasik bir müzik dinler
Tabiî ki bir tebessüm yüzünde,
Fransızca mı dersin?
En anlamadığı dilden kubleler..
Hayranlığı, örnek aldığı şairden belki,
Gidip görmeyi de istiyor ileride bir gün,
Oradan da başka şairine gider belki,
Belki Nazım, Belki Can…

‘To ma lü, to lu sa’ duyduğunca..
Tabiî ki bir tebessüm yüzünde,
Anlıyor ki ‘şoför’ de bu dilden gelmiş.
Hayranlığı Attila’dan belki .
Güneyin Ozanları…
Klasikte severler…

26-11-2011                                   Ö.E.

...Sonsuz'dan bir metin daha...

...115290 No’lu Kalkış…

Konusu yağmur yüklü
Hafiften içerlenmiş aksilik bu ya,
Yerinde başkası oturuyormuş
Kaldırmak istememiş vecdine zarar
Yavaştan terk-i diyar..
115’e 290 no’lu kalkışla.
Bıçak sırtı 250 kilometre
Affola, varış…?
21:45’e yakın.
Yolsuzluk yolundan uzak
Kolunda kilim işleme çanta
Sıcak ta değil ama terli biraz
Güney civarına…
Olmadı o da başka birinin yerine,
Bir diğerini rahatsız etmeye
Gelişi güzel çöküverseydi,
Hoş olmazdı kendine nazaran
İyi aile çocuğu, küfür dolu…
115290 no’lu kalkış sefesi
Sefer-i diyar, terk-i diyar…
Elbet uzak kolay geçmezde,
O yolcu yanlış yere oturmasa iyiydi…

24-10-2011                       Ö.E. 


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..ARA..

Az yolun çok yorgunuyum.
Tan yelinin değil,
Lodosun sürüklediği gemiyim,
Üç aylık sefere çıkmış,
Dünyayı dolanmış kadar eskimiş.

Martılar uğurlamaya niyetli,
Gemi karaya vurmuşken
Nasıl dönmeli aşığı olduğu denize.
Ölüm asılı sancak bayrağında…

Belki biraz hasarlı,
Tamire gerek en ustası gerek,
Çok küçük bi o kadar çokça yara,
Onarılmazsa dönemeyecek geriye
Çürümeye bırakılacak belki
Aşk-ı zehir mavi’nin düşü
Her gece rüyasına sokulacak,
İntihar etmese bari…

Kırık dümeni, eskimiş halatları,
Limana el bağlayamıyor artık
Yahut yolunu doğru rotaya süremiyor.
El çekmiş vicdanından hürriyet,
Damdaki Nazım gibi,
Yeniden dönmeye bir müddet
İtinalı ara gerek.
Deniz sevdalıca, hürriyet…

30-11-2011              Ö.E.


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Aşk-ı Zehir Mavi..

Eksik bir şey kalacak ardıma
Tek bir şey diyemez gibiyim
Güneyim, Batım, Kuzeyim..

Yüklensem sırtıma sevdalıca
Tek damla dökmeksizin, sadık
En namusuna kirlenmişliğimle
Doğu’ma da ekmeli biraz..
Aşk-ı Zehir Mavi’mden bir tutam… (1)
...



İnciniyor Külhanbeyli’de bir adam,
Ağıtlar da yakmış kimi zaman,
Duman oluk oluk, sis desen burun ucu,
Deniz üzeri bir bulut bir ateş .
Karayel gözlerine nice dokunur?
İskeleyi sancağı nerede çağırır?
Rüyalarına eli bıçaklı sokulur
Derdi günü eski, maziye zehirli..
Bir yudum lodos belki,
Aşk-ı Zehir Mavi’den… (2)



Akdeniz’in dalgasından içmiş,
Mezesi Ege’nin serin suyundan.
Bir Marmara edalı sevişmiş,
Dip dibe girdiği sarp kayalıklardan,
Bir tutam hamsi Karadeniz yaylasından..
Rakısız masa kurmamış olancasından
Elleri yara bere, yanmış ta deniz tuzundan,
Ver yansın alaborasına inat fırtınadan
Ölüm dinlenirken eskiden bozma teybinde
Yine vazgeçmemiş, hünkar tahtına niyet
Oturup bir yaz sabahı, atıp oltasını
Aşk-ı Zehir Mavi’ye sevdasından… (3)



O’da severdi uçurumdan lodos’a seslenmeyi,
Önce dilini kestiler.. ve gözlerini çaldılar,
Uçurumun yolunu son bulduğunda
Korkusuna kapılıp tekrar gelememenin,
Lodos’un uğultusuna saldı kendini uçurumdan…
Aşk-ı Zehir Mavi’nin kucağına… (4)


Sıfatına ‘Aşk-ı Zehir Mavi’ dediğim..
DENİZ…
Sevebilseydim senin kadar bir insanı,
O da köpüklerinden arınabilseydi
Her gelen dalgada yeniden, belki…
Ki gözlerinde görebilseydim senin gibi
Gece parıltılarını, yakamozun gülüşünü, belki…

Yapamadılar..
Eksildikçe eksiliyor dalgaları..
Hayal ettiğim değildi bu bilirsin..
Ben dalgasız denizi sevmemki…

Sıfatına ‘Aşk-ı Zehir Mavi’ dediğim..
Kimse sen olamadı… (5)


25-11-2011                                            Ö.E.



...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Denizin Ozanları..

Salkım saçak dalgaların türküsü,
Yosunlu deniz kabuklarında
Rüzgarın uğultusu, yelkenler fora!!
Tuzlu suyun öfkesinden nasipli,
Güneşin insafına sere serpe,
Çakıl taşları…
Ve bizler; kızılın deniz mavisine,
Kar niyetlice köpüren dalgalara,
Akşam güneşinin ufukta vedasına,
Sahilde yakılan ateşin muhabbetine,
Sonsuz maviliğe vurgun bizler..
Bizler; Denizin Ozanları…

Tornistan bre kaptan!!
Dalgaları son hızla aşmalı,
Taka teknelerin kalbiyle sürmeli..
Alaborasına inat özgürlük kokan
Rüzgarların uğultusunda maviliklere..
Rotayı çevirdin mi yıldızların gözüne
Yakamozun halı misali serildiği yoldan,
Seyir defterin kabarık olmalı..
Alıp çektinse bir duble lodostan
Dayadınsa sırtını en sağlam karayele,
Ve doyamadınsa ‘aşk-ı zehir mavi’ye
Sen de bizdensin kaptan!!
Biz; güneş gözlü,
‘’Denizin Ozanları’’…

23-10-2011                                     Ö.E.


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Karanlık Oda..

Şimdi çöktü üzerime yorgunluk,
Sesleniyorum gece edalı sözlerle.
Edalı dedimse de tutarsız biraz,
İncinmiş gibi yüreği,
Sahipsiz sokak köpeklerine benziyor.
Duyduğum tek şey nefes alıp verişim.
Bir tren garında unutulmuş,
Belki bir çanta,
Belki cüzdan,telefon,
Kim bilir belki düşünceler..
Karanlığa hapis esrarlı bir beste.
Şimdi çöktü üzerime yorgunluk,
İncinmişte yüreğim,
Nefes alıp verişimi dinliyorum,
Karanlık odamdayım..
Bir şeyler yanlış gidiyor,
Sanırım yine yanlış akoru bastım gibi…

Özkan ERDAŞ                          08-12-2011


...Sonsuz'dan bir metin daha...

Cumartesi, Kasım 19, 2011

‎..KOŞ NAZIM'IM..!

Çiçeklerle süslenecek mezarın,
Sonbahar esrarında kopup geleceğim.
Krize yenik kalbine saygımı ekeceğim,
Soğuk bir Ocak sabahında yanında
Yalnızlığın değil Türk'lüğün olacak
Nefesin tükendiğinde verdikleri.

Başucunda bizler olacağız,ben olacağım..
Memleketinden insan manzaraları.

Sesini kaybetmeyecek o şehirlerin,
Vatan sana kucağını öldüğünde açacak;
Sen vatanın evlatlığı,sürgünü,hapisi..
Baş tacı olacaksın..
Yiten nefesinle bir...

Ey Sevdalı Bulut..!
Ey Unutulan Adam..!
''Bulutlar Adam Öldürmez''...

19-11-2011                           Ö.E.





...Sonsuz'dan bir metin daha...

Cumartesi, Ekim 15, 2011

..''HEYYA MOLA''..

Batan geminin ardından hüzün,
Orkestra jazz çalıyordu
Martılar selam uçuşluydu,
Kimse ağlamıyordu akşam olmuştu
Gün gemiden önce batmıştı.

Martini,beyaz şarap,barlar sokağı..
Sabaha karşı sessizlik bölündü
Yaşlı Pierre, naralarında şafak,
Şakaklarında deniz tuzunun akı
Ellerinde dümenlerin senelik nasırı
Batan geminin kaptanıydı.
Gemi kadar yaşlı ve yorgun...

Fırtınalı sabah erken çıkıldı yola..
Denizci şarkıları '' Heyya Mola'' dillerde,
Erken yaralandı fırtınadan gemi
Geri dönemedi tayfadan Miço Leo,
Batan gemiye zincirliydi yüreği..
Fora yelkenleri derinlere aldı
Geminin orta direği kadardı boyu
Boyu kadar dalgalarda boğuldu.

Sekiz kişilik şilep;on beş tayfalık,
Son çaresiydi alaboranın tersdüzesinde
Batan geminin ardından hüzün,
Limanda kalabalık bekliyordu
Kimse ağlamıyordu,Leo bile mutluydu..
Orkestra jazz çalıyordu,
Müzik kazıyordu mezarını geminin...

Yaşlıydı gemi kadar pierre..
Ağzında hiç düşmeyen piposu vardı
Elleri paramparçaydı yüreğiyle bir,
Kırk yedi senelik mavi sevdasını yitirdiğine
Ağlamıyordu,dilinde hala ''Heyya Mola'' ..
Gözleri kapalıydı.
Açsa gece kadar ıssızlığı belirecekti,
Artık yalnızdı , denize dul baktı,
Batan gemi..Batan gün..
Miço Leo..Kaptan Pierre..
On beş tayfa....Martini,beyaz şarap,
Barlar sokağı o gece geminin adıydı...
''Heyya Mola'' !!! '' Heyya Mola'' !!!


24-08-2011                                Özkan ERDAŞ
...Sonsuz'dan bir metin daha...

Salı, Ekim 11, 2011

..KUM SAATİ'NDEN BOZMA..



Kurak topraklara ekilirdi kimisi
Kimisinin ömrü uzun olurdu
Göremediğimiz suları içerlerdi
Erken gidenleri de vardı,
Çöl ayazına katlananlara bakar,
Bakar,bakarlar..ölürlerdi.

Bende iki dirhem bir çekirdek
Besledim..
Dirhemi kalbimi yaraladı,
Çekirdekten ağaca ..
Meyveleri olmasaydı ?
Bakar ,bakar,bakardım.. ölürdüm.

Kum fırtınalara katılmıştı
Fırtınalar her yeri birbirine katmış..
Ben dalgalara katık çakıl taşı
Onlar çölde kumlara benzerdi.
Hepsi fırtınaya kapılıp sürüklendi.
Ben ardı sıra kalırdım.
Ayağıma takılanları toplar,
Avucumda beslerdim, kum taneleri...

Çöl ayazına katlananı bende..
O çekirdeğin ağacı da.
Fırtınadan kalan son kum tanelerim...
Kurak topraklara ekildim,
Erken gidenlere inadım var.
Belki bende sonunda yaşar,
Yaşar,yaşar,yaşarım.. ölürüm ...


Ö.E.                                     11.10.2011




...Sonsuz'dan bir metin daha...

Salı, Temmuz 26, 2011

..SON ZAMANLARDA..




Kaç bir zaman sonra açılır perdeler,
Ardına yalnızlığını gizlenmiş bulduğun.
Fırtınasında kaybolmuşluğunun,
En kötü düşmanın belki dimdik ayakta
Öfken ve Kayıpların...
Kaç bir zaman sonra kimsesizlik.
Boylu boyunca uzanmış koynuna,
Saçları belinden aşmış
Okşamaya kalksan elin kolun kesilecek.
Ve boynu bükük en deli sevdan'ın,
Saklanmış bir köşe başında kışı bekleyecek..
İnandığın,kaybettiğin olmuş..
Kaybettiklerin kaderin arka sıralarında
parmak kaldırmakta,
Sen söz hakkını hep dün'lere vermektesin.
Dün'lerin karanlığın ''en'' noktasında cümle sonu,
Yenilerini yazmaya ya vaktin yok
ya da çoktan kırılmış kalemlerin
Sen kimsesizliğin saçlarını okşamaktasın
Kaç bir zaman sonra açılan perdelerde
Öfken ve Kayıpların...
Kaç bir zaman sonra
Kaç bir zaman
Kaç, bir defa kaç..
Ya da kaçma savaş..
Öfken,kimsesizliğin,yalnızlığın,
İnandığın ve kaybettiğine karşı ...

26-07-2011                  Ö.E.


...Sonsuz'dan bir metin daha...

Cuma, Mayıs 27, 2011

...Ölmeye Aşık... ( Dört Duvar'dan )


Durma nefes al dedim..
Kan kaynıyordu gözlerinde.
Önce göğsü kalkıp inmeyi bıraktı,
Tuttuğum eli buza kesti birden
Ardından gözlerini kapadı yorgunca...

Zor olur gitme dedim..
Derin bir nefes aldı , huysuz
Ardını döndü önce sustu biraz
Işık çok güzelmiş, onu çağarıyormuş
Ölmek istemese ölmezdi...
Ben burada bekliyorum dedim..
Oysa kefenine annesi gibi sarılmıştı...

''Ölüm..!! erken geldin'' dedim.
Ölüm , ''NEFESİ SEN''  dedi ...




28-12-2010                Ö.E.


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Hürriyet Yürüsün Diye..

‘’Ölümün derdi büyük’’ dedi Büyüğüm       
Adım adım eksilmekten söz etti
Ki aynasız kaldırımlardan yoksun
Gözü açık gitmektense ,ani..
Kar kapalı karanlığın derininden
Son nefeste yalnızlıktan konuştuk.

‘’Özgürlük! ‘’ dedi Büyüğüm
Sevdiğine dilinden anlattı.
Üstü kapalıydı, duyulsun dedi
Ama kör gözle bakmazlara
Seslendi duyurabildiğince.
Son nefeste  yalnız değildi
Eksildikçe hayattan, özgürdü…

‘’Ölümün derdi büyük ‘’ dedi Büyüğüm.
Marianne idi Pia idi özgürlüğü
Büyük bir özgürlük dinledi
Dünya bahçesinden…
Ve bitsin dedi bitmedi beklemek,
Şairdi, şair gözleri vardı Büyüğüm’ün,
Özgürlüğü bestelendi şiirlerinde
Ardından derdi büyük ölüme selam…
Elime aldım bestesini,benden geri salmaya..
Güneşini semaya yükselttim,

Hürriyet yürüsün diye;
Yaşamak için öldü Büyüğüm…

07-05-2011                                                                          Özkan ERDAŞ



...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Sabaha Yakın Akşama Uzak..

Umut yüklü sandallarım,
Bilmem neresinde kaybettiğim
Sonsuz bildiğim Akdeniz'den
Dönülmez kaybettiğim...


Geceme hain bakışlı gözler..

Anlamsız,bilinmeyen yüzler
Silinik herbiri,tanıyamadıklarım
Savaşıyorum nedenini anlayamadığım
Bir o gözler hatrımda...
Bir de sadık bir köpek,apayrı..

Dudaklarında atan kalbini duydum
Uzun zaman geçmişse de,
Akşam epey uzak,
Hafızamda birşeyler gizliden çakıyor
O gözler belki hain bakıyor
Sonsuz bildiğim Akdeniz kadar uçsuz
Dönülmez kaybettiğim...

Rüyalarımın kapısını aralı bırakmışım
Arada gelmeklisin,
Yalnız değilim...

07-05-2011                               Özkan  ERDAŞ

...Sonsuz'dan bir metin daha...

Çarşamba, Mayıs 25, 2011

...Deli Yalnızlığından...

Kayboldu dediler...
Yağmur gözlü bulutlarla
Sus pus ayrılmış evden
Gece niyetinde..

Bir kahpe rengi ruj,
Dolu doluya küfür dudağında
Serseri kaldırımlarıyla
İstiklal'in karanlığına
Kayboldu dediler...
Elimden gelse de
Durdurmazdım...
Deli yalnızlığındandır.

26-05-2011                          Özkan ERDAŞ 




...Sonsuz'dan bir metin daha...

Pazar, Mayıs 01, 2011

...Dilimde Özgürlük..

Duymadığından yaşlandı sesim gitgide,
Çığlığını saldı sessizliği öldürmeye.
Görmediğin kadar baktım ardına,
Karanlığa kıvılcımdı gözlerim,
Bozuldular...
Şimdi görseler seni bile tanımazlar..

İhanetiydin kalbimin,
Tenhasında uğruna hüküm giydiğim..
Şimdi demir duvarlar örülse,
Yine firarım sensizliğe..

Yaşamaksa özgürce..!
Akşama doğru özgürlüğümde,
Seni katıp rotasına teknemin,
Açılacağım...
Dalgalarda,köpüklerde ve rüzgarda,
Sonsuz dediğimden...
Kopacak yelken iplerim,
Usulca özgür olacağım...

31-03-2011                              Özkan ERDAŞ

...Sonsuz'dan bir metin daha...

Salı, Nisan 19, 2011

..İNADINA..

Boğulmuşum karanlığın yollarına,
Gecenin türküsünde içmişim belki..

Ölüm suskun, karanlığın koynuna
Yaslanmışım inadına,
Ne ışıklar sönmüş, ne akşamlar olmuş,
Bir bir karanlığın yollarına..

Ölüm yorgun, karanlığın yatağına
Uzanmışım inadına,
Ölüyorum..Uyumaklı...

16-04-2011                       Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

Çarşamba, Nisan 13, 2011

..Resimlerde Aksim..

Masumiyet duvarında oturmakta
Bir gülüşü emsalsizdir
Bir de bakışlarında sevecenlik,
Küçüktür sevdası denizdir..

Ey gidi kara oğlan..
Bir yanında ablan,
Deklanşörde bilmem kim
Mutluluk mudur o yaşta
Yoksa oldum olası her şeye gülmek mi?
Yüzünde çiçekler için için parlamaklı..

Bir zamandır alıp götürecek seni
Sevdiklerini ve Seni var edenleri..
Farkına vardığında büyümüş olacaksın
Çoktan gülümsemende bişey eksik
Çiçeklerin öyle her şeye parlamayacak,
Donuk bakışlarda bulacaksın kendini..
Sarıla bildiğince sarıl yanındakilere..

Emektarların olacak annen baban
O küçük nur topundan koca bi adama..
Hani o oturduğun koltuk varya
Ucunda ufacık olduğun,ablanla bile sığdığın
İşte tek başına bile sığamadığın an olacak
Farkına vardığında büyümüş olacaksın…

Boyun babanı bile geçecek
Ailenin en uzunu …
Ama boyun uzadı diye sevinemeyeceksin.
Ne kadar yüksekteysen o kadar çok çarpacak
Hırçın rüzgarlar hayatın doruğundan bağrına..
Bir tek gözlerindeki derinlik kalacak
O koltukta oturan ufaklıktan şimdine..
Kaybettiğin gülüşünü kim bilir nerde bulacaksın,

Küçük gözlerle büyük gördüğün dünyada,
Farkına vardığında büyümüş olacaksın..
Sarıl sarılabildiğince yanındakilere…

Ey gidi kara oğlan..
Bir yanında ablan,
Deklanşörde bilmem kim
Mutluluk mudur o yaşta
Yoksa oldum olası her şeye gülmek mi?
Yüzünde çiçekler için için;
Deniz Sevdalıca …

13-04-2011                                           Özkan ERDAŞ
                                                           (Büyükten-Küçüğe)


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..GÜN YÜZÜNÜ YİTİRMİŞ..



















Akşama doğrudur

Bulutlar arasından
Yorgun gibidir,usulca
Kaybolmuştur..

Denize düşmüştür
Gecenin yakamozu misal
Hafif kızıla kesmiş
Gitmeklidir yeniden
Sabaha yakın selamlamaya..

Gün yüzünü yitirmiş
Derinden nefes almaklı
Ben saklanmışımdır
Sen ayaktasın,
Yönün geceye dönüktür..

Soğuktur ,gece günü devirmiş
İçten içe susuzdur
Uyumaya yüz çevirmiş
Ne denizler susuzluğa
Ne sahiller dinlenmeye
Yetmemiştir,yetmez gibi de

Gün yüzünü yitirmiş
Nefesi derinden almaklı
Ben korkmuşumdur
Sen yönün geceye dönük
Ayaktasındır..

Bulutlar şekil yarışında
Kızıla boyanmışlardır
Buğulanmıştır gözlükleri
Bakarda görmez bulutlardan
Koyu bir düşman gibidir gecenin sesi..
Gün yüzünü yitirmiştir
Akşamdır belki …

13-04-2011                                 Özkan ERDAŞ














...Sonsuz'dan bir metin daha...

Pazartesi, Nisan 11, 2011

..Bir Yerde Belki..

Belki bilmediğim bir noktada düğümlü kalmıştır,
Belki parkta sarı demire tutulu,
Sahilde sırtı dönük hafiften...
Belki yanlış zamanımda kalmış,
Belki ardı deniz, beyaz giymiş,
Başında papatyasından tacı...
Belki içimde kalmıştır,
Saçları salınık rüzgarın dalgasında,
Belki hatırlamıyorum..Belki sevmişimdir...

12-04-2011                        Özkan ERDAŞ












...Sonsuz'dan bir metin daha...

Perşembe, Nisan 07, 2011

...BENİ DE VUR...

Küçük çakıl taşlarından bozma
Her fırtınadan kopan dalgaya katıl.
Bir damla yağmur kanatlıca
Her sağanakta yerlere dağıl.
İntikam yeminli bir kurşun
Dol küfür yüklü silahlara
Beni de vur kör nişancı...
''Gözlerin bağlı olsun'' , acıma.
Bir Anafarta türküsünde
Her hendekten bin şehit,alına bol.
İntikam yeminli kurşunla
Beni de vur...acıma...

Katıldığın dalgalarla sahillere,
Dağaldığın yerlerden yine göklere..
Küfür yüklü silahlarınla,
Gir Anafarta türkülerine.
''Gözlerin bağlı olsun'' , acıma
Kör bir nişanla bin şehit...

Yalan dirlenmiş sözlerinden,
Sahillerden,göklerden,
Ve silahlardan,dolu doluya..
Ölmeye niyetlice indiğim,
Geri dönülmezimden temellice gel,
Beni de vur.. Kör Nişancı..!!
''Gözlerin bağlı olsun''.. VUR ...

05-04-2011                    Özkan ERDAŞ

 ...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Ardına Kalanım..

Yer gök yağmuruna kesmiş
Teninde usul usul yalnızlığın
Anca geceye küsmüş gözlerim
Ardına kalanım…
Yüzündeki yoksulluğu silmiş
Gözünde adım adım inadım
Anca karanlıkta baktığım
Ardına kalanım…
Yok yoksulluğumdan değildi
Sert sözleri silmeli yine de
Eksilenin elinden tutmuşum
Son sözüm…(…)…
Yerlerden kalkmadan ölmüş
Dilinde inceden ince sevdanım
Anca gölgesinde yattığım
Ardına kalanım…
03-04-2011 Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Ateş ve Ölüm..

Kanıma susamış yollar,
Karanlığa kesmişler günü
Pervasızım ,keskin gözlü..
Karanlığı karalıyorum
Gölgelerinden gördüğümce
Yazıyorum sivri dil hikaye.
Kanıma susamış yollardan
Kardeş bellediğim geceyle
Pervasızım..keskin gözlü,
Karalıyorum karanlığı
Tek kurşunlu silahım,
ATEŞ…
Yetmez karanlığı delmeye.
Kör kurşun gecenin körüne
Sapıp yine gelecek geriye,
Kardeş bildiğim geceyle
Bir yol çizgileri selamlı
Kedi gözlerinde bir serserilik
Karanlığı içiyorlar gibi…
Karanlığın kanından ,
Boğuluyor vefasız gün.
Nefesini kesmekten yorgun
Oturup dinlense belki..
Şafağın habercisi yollar
Yeniden nefes gibi…
Ve ben uzun yolda şafağa
Verdiğim selamla bir,
Karanlığıkaralıyorum.
Ateş ve Ölüm…
02-04-2011            Özkan ERDAŞ

...Sonsuz'dan bir metin daha...

…Çocuğun defteri 2…

Uzansam…
Tutamayacağımı bilmeme inat.
Korkmadan gecenin elinden
Kefenlere sarılı bir karanlık
Ucunda usul usul ölüm..
Keskin bıçaklardan bana ne.
Ateş yakacak olsa da
Ellerim çekinmezden güçlü
Yürek desen pür dikkat
Kahraman adında…
Uzansam…
Ölüm ne,ateş ne, bıçak…
Karanlığa güneşten parçayım
Geceye gözüm kapalı baktımda..
Kaybolmak bilmediğim sokakta
En sevdiğim oyun bilirim.
Fırtınasında denizin ,aldığınca
Ne yorgunum , bitkinim,
Çekinmezim , güçlüceyim gibi..
Saldırıyorum dalgalara,
Boğulmacasına oyunum…
Uzansam…
Uzansam da geçmişten halatlara,
Bir adım geç kalacağım hep,
Tutamayacağımı biliyorum işte..
Tek korkum, Çocukluğuma …
10-03-2011 Ö.E.

...Sonsuz'dan bir metin daha...

…Çocuğun Defteri 1…

Bir kalıp sabunun kokusunda çocukluğum,
Evin önündeki çeşmeden su içtiğim,
Yetişmeyen ayaklarımla..
Uzandığım çeşme işte…
Annemdi özlediğim,
Can aldığım…
Kokusundan,en temiz olduğum,
Babamdı yaktığı sigarada..
Kokusu benliğine işlemiş..
Karaöz’den gel..
En içimden gel..
En sevdiğim kokuyla gel..
Ardımda kalanı al getir.
Kokulardı yaşadığım,
Yaşamımı getir,az kaldım anılarıma…
Sonralarıma yolumu katmaya gel,
Kimsem kalmasın anılarımdan geri..
Karaöz’den gel,
En sevdiğim kokuyla gel…
Geç kalma çocukluğum…
07-03-2011                      Ö.E.

...Sonsuz'dan bir metin daha...

…”MASALLAR”_dı Yaşadığım…

Masallarım vardı eskimemiş
Gecenin kanatlarından hallice
Saf olan ne varsa katıp karıştırdıklarımdı
Neyim varsa temiz sıfatında
Çocuk geçmişimden bereketli
Genç denildiğinde yok oldular
İdam edildi kimi yalan duygudan
İntihardan gitti kimide sessizce
Bir bir kayboldular karanlığa yaslanıp
Hüzün sarıldı çocukluğumdan gençliğe
Büyümek, geçmişimi gömdüğüm
Çocuktum…
Masallarım vardı en inandığım
Boynu bükülmezdim,asil..
Kirlenmeseydi umutlarımda gelecek
Ardı sıra zamanla sürüklenecek
Yerden yere toz topraktan
Yüzü gözü görünmeyecek..
Masallarım..!
Eskimemişlerdi taptaze..
Saf olan ne varsa katıp karıştırdıklarımdı
Neyim kaldıysa temiz sıfatında
Gençliğe boyalı tuval,el bozması..
Bir nefes daha verselerdi çocuk sıfatlıca
İçin için yazılacaktı yine temizce
Ben büyüdükçe..Zaman eskittikçe
Azalacak masallar..
Ardına kahpe romanlar yazılacak
En kirli ve en yalana dolusundan…
Yalan dolu romanlarda yok olacağım
Belki masallarım gömecekler..
Çocuk geçmişime bereket ekecekler,
BEN YAŞLANMIŞ OLACAĞIM…
04-03-2011                        Ö.E.


...Sonsuz'dan bir metin daha...

…Kumsaldaki Ayak İzlerim…

Bulutlar parça parça kaybediyordu
Yağmur sıfatıyla benliğinden..
Onca zaman can verdiği
Yaprağı koparılan çiçek kadar
Kaybediyordu…
Deniz adım adım ilerliyordu
Sahil boyu,usulca..
Kaybolmuşluğum ardı sıra meçhul
Can verdiğim belirsiz,çiçek kadar
Ayak izlerimin silindiğini izlemekliyim..
Kumsal ölüm vuruyor şamar niyetlice..
Çakıl taşlarından bahsediyorum..
Her çarpışları derinlerden duyulan
Bir kumsalda bir denizde,
Denizin sürüp sürdüğünce bağlı..
Bulutların yıkadığı kadar ”kirli”,
Karanlık gökyüzünden yağmur sıfatlıca
Gerisinde tuzlu sudan yanmış
Çarpa çarpa küçülmüşlükte…
İçin için yaşlanmakta Akdeniz..
Sır sırta verip sahille boğuşmakta
Ben yere sert basıp yorgun ayaklarımla
Yürümekliyim yalnız, kumsalda
Ve bir dalgada ansızın
Yada damlalar,gökyüzünden yağmur sıfatlıca
Gelip bir zaman sonra sessiz sedasız
Kumsaldaki ayak izlerime çarpmakta..
Ardından ölüm soluğu hallice…
11-02-2011 Ö.E.

...Sonsuz'dan bir metin daha...

…Büsbütün Şairlik…

Gün gecenin koynundan uyanmaklı
Büsbütün şairlik,sıfatım bildiğim
gece yatağıma girdi girip uykumu deldi..
İsyana niyetim besmeleyle iki satır,
Ezan vaktine yakın bulanıklıktan
Görünmezmiş sağım solum meleklerim…
Bilinmezlik perdesinin ardına duvar çekili
Yalandan usanılmamış,aşktan beter
Kim demiş açılacak tüm perdeler
Ardı sıra pencereler,aydınlık gökten…
Büsbütün şairliğe küfür dolmaklı
Yıkılmayacak o duvarlar,yedi düvele yakın
İnadına sarılmaktan yalan perdelere
Gün gecenin koynundan uyanmaklı
Büsbütün şairlik,sıfatım bildiğim
Aşktan beter… Yalana tövbeliyim…
11-02-2011 Ö.E.

...Sonsuz'dan bir metin daha...

..YAŞAMAKSA SIFIR’DAN..

Üşenmeden yağıyor yağmur,
Üşenmiyorum nefes almaya.
Utanmadan doğuyor yine güneş,
Yorulmadan ısıtmaya.
Utanmadan ağlıyorum
Yorulmamış hıçkırıklarım..
İnadına çöküyor gece sokaklara,
Güne inat eder gibi.
İnadını sevmişim,
Ele inat.. yok yok;
Rest çekmek tüm varlığıma,
Kalanlarıma imzamı attım.
Ölmekse kahpe yansımalarda
Ölmüyorum…
Yaşama mecalim sıfır..
Saat sıfırda elinde ben..
Sarılmışım inadına..
Bırakmıyorum..
Yaşamaksa sıfır’dan …
16-01-2011                       Ö.E.

...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Dış peron 31-59..

Yorgunluğa yakınlık gözlerimde
Bir cam var önümde
Ardında dış peron 31-59.
Üç beş yolcu beklemede
İçimde yok oluyor gitgide
Duyduğum acıdan olsun,
Oldum olası sevdiğim
Yürümekten bıktım…
Bir yudum çay 20 dakika..
Elinde bileti dolanan yaşlılar
Hep birilerine danışma faslında.
Ne oldum ne olacağım aklımda.
Dış peron 31-59 ağır geldi…
Kalkmalı yerinden gitmeye 15..
Ulaşabilecek miyim bilmiyorum..
Belki biraz ağrı sızı yürümek
Öldürmezse kuvvetlendirir diyerek
Dış peron 31-59′dan geçtim..
İyi değildim…
İyi olsaydım…
03-01-2011                        Ö.E.

...Sonsuz'dan bir metin daha...