Salı, Aralık 20, 2011

..Orta Sayfaya..


Türetmek, üretmek ve tüketmek.
Teker teker, azar azar,
Arada inip kaktırmalı belki,
Belki de imansız sayıp sövmeli..
Yok yok olmuyor, yavaşa gecikmeli.
Ziyan gerek aftan eksik kelimelerle
Yoksa gelmeyecek böyle,
Orta sayfa dedikleri…

24-10-2011                            Ö.E.


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..BEN DEMEDEN..

(Isparta-Sakarya)

Yollar beyazın gölgesine
Gri perdeler çekildi çoktan
Uyku sersemi gördüğüm
Aynı yoldan ikinci geçiyorum
Ben demeden bitmiş yol ,olmuş akşam.
Köşesinde durup yolun ansızın
Ters yöne gitmeli belki düşünmeden
Düşünmeye fırsat kalmadan
Kaybolmalı ikinci geçtiğin yoldan.. (Kalkış saati: 12:30)

(Sakarya-Isparta)
Bir secdeye bin can feda..
Gri perdeler yerlere serilecek
Yanlış yollarda cansız gibi,
Aynada aksi suretin gülümsemesi
Düşüncelerin düşünce düşman eline
Düşman elleri soğuk,uykulu çoktan
Ben demeden olmuş akşam,
Bitmiş yolların öksüzlüğüne
Çekilmiş tetikler dökülmüş kan..
Yeni yolar uğruna, bir secde bin can…
Aynalar da kırılmış, tuzla buz
Beyazın gölgesi yollar, ikinci geçtiğim
Feryat figan dönüş saatlerim
Ben ‘’başla’’demeden,
Bitmiş kaybolduğum yollar , olmuş akşam…

‘’Kalkış saati: 21:30’’


(23-10-2011)                                    Ö.E.


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Aşırı Realist..

Böyle değildi eskiden.
Geçmişte yazdıklarını okumaz da oldu.
Hoşlanmıyor demek ki, bilinçsiz..
Kendiyle çelişiyor, kavgalı şair geçmişine,
Belikli değişiyor yazılanlar zamanla,
Aynı yerde de bakıyor aynı manzaraya.

‘’Denizle çıplak sevişilir,
İnsanı en iyi saranda denizdir..
Dalgasına çarpılmadıkça yüzebilirsin.’’ görüşü bu…

Geçmişte yaşamak isterdi..
O büyük saydığı şairlerinin dönemi işte.
Olsaydı da iyi olur muydu bilinmez,
Çok merakı gibi dama girmeye.
Dilini sivriltirdi o da yönetime
Alırlardı karga tulumba..
Olmadı birde sürgün,
En Nazım yüreklisinden.
Olmadı kurtarma timine katılır,
‘’Yürü Rusya’ya..’’
Attila havasında Nazım’ı kurtarmaya…

En olmadı Can Baba niyetinde
Seke seke yaşar,
İstediği gibi ölür…

‘’Her şiirde sanat aranmaz.’’

27-11-2011                                                           Ö.E.


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Akşam Şiirleri 3..


Klasik bir müzik dinler
Tabiî ki bir tebessüm yüzünde,
Fransızca mı dersin?
En anlamadığı dilden kubleler..
Hayranlığı, örnek aldığı şairden belki,
Gidip görmeyi de istiyor ileride bir gün,
Oradan da başka şairine gider belki,
Belki Nazım, Belki Can…

‘To ma lü, to lu sa’ duyduğunca..
Tabiî ki bir tebessüm yüzünde,
Anlıyor ki ‘şoför’ de bu dilden gelmiş.
Hayranlığı Attila’dan belki .
Güneyin Ozanları…
Klasikte severler…

26-11-2011                                   Ö.E.

...Sonsuz'dan bir metin daha...

...115290 No’lu Kalkış…

Konusu yağmur yüklü
Hafiften içerlenmiş aksilik bu ya,
Yerinde başkası oturuyormuş
Kaldırmak istememiş vecdine zarar
Yavaştan terk-i diyar..
115’e 290 no’lu kalkışla.
Bıçak sırtı 250 kilometre
Affola, varış…?
21:45’e yakın.
Yolsuzluk yolundan uzak
Kolunda kilim işleme çanta
Sıcak ta değil ama terli biraz
Güney civarına…
Olmadı o da başka birinin yerine,
Bir diğerini rahatsız etmeye
Gelişi güzel çöküverseydi,
Hoş olmazdı kendine nazaran
İyi aile çocuğu, küfür dolu…
115290 no’lu kalkış sefesi
Sefer-i diyar, terk-i diyar…
Elbet uzak kolay geçmezde,
O yolcu yanlış yere oturmasa iyiydi…

24-10-2011                       Ö.E. 


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..ARA..

Az yolun çok yorgunuyum.
Tan yelinin değil,
Lodosun sürüklediği gemiyim,
Üç aylık sefere çıkmış,
Dünyayı dolanmış kadar eskimiş.

Martılar uğurlamaya niyetli,
Gemi karaya vurmuşken
Nasıl dönmeli aşığı olduğu denize.
Ölüm asılı sancak bayrağında…

Belki biraz hasarlı,
Tamire gerek en ustası gerek,
Çok küçük bi o kadar çokça yara,
Onarılmazsa dönemeyecek geriye
Çürümeye bırakılacak belki
Aşk-ı zehir mavi’nin düşü
Her gece rüyasına sokulacak,
İntihar etmese bari…

Kırık dümeni, eskimiş halatları,
Limana el bağlayamıyor artık
Yahut yolunu doğru rotaya süremiyor.
El çekmiş vicdanından hürriyet,
Damdaki Nazım gibi,
Yeniden dönmeye bir müddet
İtinalı ara gerek.
Deniz sevdalıca, hürriyet…

30-11-2011              Ö.E.


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Aşk-ı Zehir Mavi..

Eksik bir şey kalacak ardıma
Tek bir şey diyemez gibiyim
Güneyim, Batım, Kuzeyim..

Yüklensem sırtıma sevdalıca
Tek damla dökmeksizin, sadık
En namusuna kirlenmişliğimle
Doğu’ma da ekmeli biraz..
Aşk-ı Zehir Mavi’mden bir tutam… (1)
...



İnciniyor Külhanbeyli’de bir adam,
Ağıtlar da yakmış kimi zaman,
Duman oluk oluk, sis desen burun ucu,
Deniz üzeri bir bulut bir ateş .
Karayel gözlerine nice dokunur?
İskeleyi sancağı nerede çağırır?
Rüyalarına eli bıçaklı sokulur
Derdi günü eski, maziye zehirli..
Bir yudum lodos belki,
Aşk-ı Zehir Mavi’den… (2)



Akdeniz’in dalgasından içmiş,
Mezesi Ege’nin serin suyundan.
Bir Marmara edalı sevişmiş,
Dip dibe girdiği sarp kayalıklardan,
Bir tutam hamsi Karadeniz yaylasından..
Rakısız masa kurmamış olancasından
Elleri yara bere, yanmış ta deniz tuzundan,
Ver yansın alaborasına inat fırtınadan
Ölüm dinlenirken eskiden bozma teybinde
Yine vazgeçmemiş, hünkar tahtına niyet
Oturup bir yaz sabahı, atıp oltasını
Aşk-ı Zehir Mavi’ye sevdasından… (3)



O’da severdi uçurumdan lodos’a seslenmeyi,
Önce dilini kestiler.. ve gözlerini çaldılar,
Uçurumun yolunu son bulduğunda
Korkusuna kapılıp tekrar gelememenin,
Lodos’un uğultusuna saldı kendini uçurumdan…
Aşk-ı Zehir Mavi’nin kucağına… (4)


Sıfatına ‘Aşk-ı Zehir Mavi’ dediğim..
DENİZ…
Sevebilseydim senin kadar bir insanı,
O da köpüklerinden arınabilseydi
Her gelen dalgada yeniden, belki…
Ki gözlerinde görebilseydim senin gibi
Gece parıltılarını, yakamozun gülüşünü, belki…

Yapamadılar..
Eksildikçe eksiliyor dalgaları..
Hayal ettiğim değildi bu bilirsin..
Ben dalgasız denizi sevmemki…

Sıfatına ‘Aşk-ı Zehir Mavi’ dediğim..
Kimse sen olamadı… (5)


25-11-2011                                            Ö.E.



...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Denizin Ozanları..

Salkım saçak dalgaların türküsü,
Yosunlu deniz kabuklarında
Rüzgarın uğultusu, yelkenler fora!!
Tuzlu suyun öfkesinden nasipli,
Güneşin insafına sere serpe,
Çakıl taşları…
Ve bizler; kızılın deniz mavisine,
Kar niyetlice köpüren dalgalara,
Akşam güneşinin ufukta vedasına,
Sahilde yakılan ateşin muhabbetine,
Sonsuz maviliğe vurgun bizler..
Bizler; Denizin Ozanları…

Tornistan bre kaptan!!
Dalgaları son hızla aşmalı,
Taka teknelerin kalbiyle sürmeli..
Alaborasına inat özgürlük kokan
Rüzgarların uğultusunda maviliklere..
Rotayı çevirdin mi yıldızların gözüne
Yakamozun halı misali serildiği yoldan,
Seyir defterin kabarık olmalı..
Alıp çektinse bir duble lodostan
Dayadınsa sırtını en sağlam karayele,
Ve doyamadınsa ‘aşk-ı zehir mavi’ye
Sen de bizdensin kaptan!!
Biz; güneş gözlü,
‘’Denizin Ozanları’’…

23-10-2011                                     Ö.E.


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Karanlık Oda..

Şimdi çöktü üzerime yorgunluk,
Sesleniyorum gece edalı sözlerle.
Edalı dedimse de tutarsız biraz,
İncinmiş gibi yüreği,
Sahipsiz sokak köpeklerine benziyor.
Duyduğum tek şey nefes alıp verişim.
Bir tren garında unutulmuş,
Belki bir çanta,
Belki cüzdan,telefon,
Kim bilir belki düşünceler..
Karanlığa hapis esrarlı bir beste.
Şimdi çöktü üzerime yorgunluk,
İncinmişte yüreğim,
Nefes alıp verişimi dinliyorum,
Karanlık odamdayım..
Bir şeyler yanlış gidiyor,
Sanırım yine yanlış akoru bastım gibi…

Özkan ERDAŞ                          08-12-2011


...Sonsuz'dan bir metin daha...