Cumartesi, Mart 17, 2012

.. Gündüz Gözüm..

Epey olmuş bekliyorum..
Uçuruma yakın gözlerimde hüzün
Bir tutam yanımsın, uzansam belki..
Bir o kadar da uzak, yetişemediğim.
Elim ayağım kesilmiş, yorgunum,
Koşamazım peşinden, koşsam belki..

Epeydir varsın biliyorum..
Demini almayan gecenin koynuna,
Ateşler de yaktım, göremiyorum,
Bir nefes dibimsin, ölsem belki..
Boğmalı o zaman ulaşmaya niyetli,
Kalbi, mavinin kucağına, gözü kapalı,
Deniz tuzundan yanmakta gözlerim,
Bakacağım yoksa, açabilsem belki..

Epeydir susuyorum..
Külahları değişilmiş çoktan kalplerin
Dokuz kapıya dokuz mühürlü dilim.
Haykıracağımda yüzüne, açılsalar belki..
Yakınım..uzağım..Nereden bakmalı..?

Epey olmuş bekliyorum..
Varsın biliyorum,
Sustum da..susuyorum…

Rüyalar misali dalgınım, kim bilir..
Ezan sesiyle diyorum,
Uyansam belki …


16-03-2012                                                       Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

.. Haykıracağım , Susturacaklar..

Takatin zulmüne yazılacak.
Veryansın ediyordu gece,
Adım adım takibindeyim
Feryat figan bağrıma bastım
Neylesin çocuk, şekerini düşürmüş.
Ana .. oğlunu bilmem hangi cepheye
Kurban vermiş, koyun niyetli,
Parası yok sokakta kimsesizin
Ne yapsın..?

Oysa yerden bitiveriyordu acımasızlık,
Elini uzatanı geri çevirdik çoktan.
Geçen gece öldürüldü bir taksici,
Yol vermemiş ardından gelene, yoktan..
Toprağı da kurumadı vurulan gazetecinin,
Hürriyeti yazdığı sayfalara gömdüler.

Takatin zulmüne yazılacak,
Kazılacak yine derin bir kuyu
Elde avuçta kalan ne ederse artık,
Halbuki emek emek işlenmişti vicdana..
Senden, benden, ondan,
Satın alındı bile hiç uğruna.

Takatim kalmayacak vicdansıza
Geçmişe, hürriyete, emeğe saygısıza…
‘ Yok artık..!’ dedim diye
Asılacağım… Üç çift gözle…

15-03-2012                                                    Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..YOK..

Evinin önünden geçiyorum her gün,
Üç beş sıra gözüme ilişti evvel
Bir sabahına haberini aldım
Kapısı kilitliydi, taşınmış meğer.
Bir kere seslenebilseydim eğer,
Değerdi belki eli elime, bilmem..

Kayıbım şu sıralar, meyhane yolundayım.
Eksik değil yanımda rakım, şarabım..
Ah etmeli bir yerde, derbeder
Onu düşünmekteyim yine, içkime meze.
Kayıbım.. kayıbım kayıp,
Bilmiyorum şimdi nerededir..?
Yağmur yüzüme tükürür gibi yağıyordu,
O sabah geç ayıldım biraz
Güneş, heybetli bana küfrediyordu..

Yolumu kaybettim..yolunu kaybettim..
Bir kere seslenebilseydim eğer,
Bir gün bir köşede, aynı yolda bulurdum
Belki yağmur ve güneş benden olurdu
Bilemem…
Taşınmıştı, bir daha göremedim.
Evinin önünden geçiyorum her gün,
YOK  …


16-03-2012                                                         Özkan ERDAŞ



...Sonsuz'dan bir metin daha...

Salı, Mart 06, 2012

..Süleyman’dan Temalar..

Tükeniyor zaman..
Kaçıyorum ardıma haçlı takılı.
Belki bulsaydım bir kılıç kalkan
Gururlu, cesur kaçardım yine,
Yok yok deme sende..
Nice ordulara yenildim de,
Sende indi sancağım,
Sende yıkıldı surlarım..

Ne kılıcım, ne kalkanım
Belki bir tek sana çıplağım.
Yok yok deme sende..
Yok olurum, yok olacağım.
Çıplağım …

11-01-2012                                                                                    Özkan ERDAŞ




=> Süleyman Feyyaz Şahin adına ‘REDDEDİLMEK’ temalı bir şiirdir..


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Yazar Değil Şairim..

Romanlarım yok benim,
Kalın cilt, yedinci basım falan..
Denemedim de değil hani,
‘Denizler Altında Yirmi Bin Fersah’..
Tek bitirebildiğim kitap.

İki cümleyle anlatılır,
Alt alta dizilidir,
Özdür, açıktır, mesajdır…
Şiirlerle edebiyat,
Şairlerle biyad..

Bir Attila sevdasıdır al git..
Nazım Hikmet niyetinde,
Can Baba edasında…
Kaptan’ım, Mavi Gözlü Dev’im, Baba’m..
Onca okudum, onca yazıyorum..

Romanlarım yok benim.
Şiir kitaplarımla beslenirim.
Belki kendime yazar, gülerim,
Şair geldim,
          Şair gördüm,
                     Az gördüm, çok buldum.

Galiba şair öleceğim.
                       Kitaplığım da boş değil…

11-01-2012                                                    Özkan ERDAŞ



...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Ölüme Yaklaştıkça..

Derin düşünmeye de gerek yok,
Asılacaksa yağmurun en sağanağında
Kalbe imansız sövdürtmeye minnet,
Şuhedasız yığılıp kalacak nasılsa
Nefessiz , son bahar belki.
Başına geçirildiğinde yuvarlak düğümlü,
Ölü nefesli urgan , susacaksın.
Susturulacaksın...
Konuşmana da gerek yok,
Bir düğümde diline atacaklar nasılsa.

Kimsesizsen vasiyetini kuşlara salıver,
Nereye uçar , giderse gitsin diyerek
Belki heves edeceksin bir şişeye koymaya
Salıvermek denizin fırtınasına..
Yazmana da gerek yok.

Düşündüğünü konuşma..
Konuştuğunu da yazmaya kalkışma.
Herkes kendi işine bakacaksa;
Bir kol olacak urganı tutan
Onu çekecek bir görevli , soğuk kanlı..
Sende kendi işine,
Çıkıp geçireceksin yuvarlak düğümü başına,
Belki korkulu, belki cesur.
İşin ölmekse, çıkıp öleceksin işte..
Düşünme,konuşma,yazma…

02-01-2012                                               Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

.. Son Yemekte..


Bir bardak birliktelik katın,
Yudum yudum merhamet bağrında
Doyasıya sarılmalıyım canıma değer
Üşüyorum biraz, bir nefes ısınayım
O yeter …

Bir bakış umut doldurun,
Gözümden feryat figan her çırpışımda
En yorulmuşluğumla bir ara vermeli
Korkuyorum biraz, boşalsın hayal kırıklıklarım
Yettiğince artık …

Bir tebessümle sen alayım,
Yüzünde kendimi karanlığa inat okuyayım
Onca dertten tasadan ırak,
Alaydan uzak, bir gerçekliğe çalmalı
Yoruldum biraz, dudakların beni benden almalı
Değer biçemediğim …

Bir akşamına ölüm belki,
Onu da koyarlar masam elbet
Aklımda yemediğim tatlı kalmasın diyerek.
Hastayım biraz, tüm derdime son olmalı
Ya baklavadır ya tulumba..
Belki kaymaklı kadayıf.
Yediğim içtiğim senle gelse
Tıka basa doyar, tatlımı da alırım …

29-02-2012                                                                    Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

.. Ne Çok Sevmişim..

Ne yaşadıysak
Çok şey yaşamış gibiydik
Bilirdik limon ağaçlarının arkasına,
O lüks villaların daha da ilerisine
Denizin gizlendiğini..
Kulaklarım dalgakıranları işitirdi
Görmeden yaşayamayacağım yüksek ihtimalli
Kör bir denizciyle
Aynı kaderliydik…

Ne yaşadıysak
Üzerinden çok şey geçmiş gibiydi.

Sonra yıldızları takip ederdik
Sallana sallana sahile inerken
Ayyaş sandalları aratmazdı halimiz
İlk bakışma çok heyecanlı
Bir o kadar da aceleci olurdu
Ve sakinliği kalırdı derinden gelerek
Kumsala vuran dalgalardan geriye…

Çok şey geçti yaşamaktan
Senden geçemedim ben Akdeniz !
Ne yelkenler yırtıldı
Göğsümün tam orta yerinde
Bir çöl fırtınasını aratmazken kumsallar
Gözümü bile kırpmadan seyretmek
Seyretmek seni
Ne çok şey yaşamışken
Bırakamazdım ellerini…

29-01-2012                                           Cüneyt KARAÖZ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Limansız Yazılar..

Çıkmaza sürükleniyor yazdığım.
Gözümü karanlık kesiyor,
Ellerimde bileyli bıçaklar.
Ne sevdalar yok olacak,
Ne susturulmaz nidalar.
Ayakkabılarım tozlu yolların tozuna,
Paramparça ayaklarım.

Çıkmaza sürüklüyorum yazıları.
Su içtiğim bardak ağzımı parçalıyor,
Dilim kana boğuluyor, kan.
İnsafını dileniyorum gecelerin,
Ak pak düşüncelerim niyetli çoktan
Peşinden gitmeye kaçan trenin.
Giriyorlar trenin ardından tünele.
Çıkmaza koşan yazılarım..
Çıkar çıkmaz bu tenhadan,
Ne sevdalar var olacak,
Ne de susturulmaz nidalar.
Çıkar..?
Çıkmaz..?
Ellerimde bıçak,
                                                              Tozlu yollar,
                                                              Dilimde kan,
                                                              Sürükleniyor..
Sürüklüyorum..
Yazdığım..yazılarım..
Moskova trenini yakalamalıyım…

27-12-2011                                                               Özkan ERDAŞ



...Sonsuz'dan bir metin daha...

.. Müsvette Sayfalara..

Temize geçtim..
Ne karalanmışsa ardıma
Bilmiyorum, duymadım.
Ellerimde ikide bir biten kalemler
Sürekli değişiyor yazılarda renklerim.
Ben ne yazdığımı biliyorum.
Onlardan değilim..
Küfür edilmesin ardıma
Yanlış söylenmesin sıfatımdan
Tüm karalanmış sayfalarıyla
Geçmişin defterini
Kopartıp kopartıp attım, yaktım.

Temize geçtim..
Onlardan değilim ben.
Adamlığım da kendime
Şairliğim de öylecene
Ne dedilerse ardımdan duymadım.
Bilmiyorum..
                            Boş beyaz sayfalarım yoktur
                       Belki bulamayacağımdır.
                  Üç beş karalanmış yazılar olsun,
               Dert değil, temize çekerim…

Şiirlerim okunaklı olsun yeter,
Adamlığımı gizlediklerim …

01-02-2012                                                      Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Hatrımızdan Koptu Geçmiş..

Uçarı yüreği yokuşlara sür..
Hangi uçurtmanın kuyruğunda
Hangi çocuğun oyununda bıraktın
Kaybetmem dediğin sevecenliğini.
Uçurtma rüzgara yenilmiş
Çocuk artık koca adam olmuşken,
Uçarı yürek yokuş aşağı gidemez
Dizleri üzerine çökmüş
Yorulmuş sanki.. 

Kır atından yuvarlanan,
Düştüğünde gidenleri geri çağırmayan,
Bir daha nal seslerini duyamayacak,
Kesif orduların ardına
Kılıç oynatamayacak olan o atlı ..
Yorulmuş sanki..
Sen gibi..

Ama, aç susuz, cepheden cepheye koşan,
Sırtında kendinden ağır yük,
Yüreğinde desen dünya ağırı..
Yorulmamış gibi…
Sanki dünyaya meydan okur gibi.
Zeval etmemişti nefesinden.
Kim ? desen benzemez..
Sen, ben, o değil,
Hayat gibi,
                 Zor değil, çok ta değil..
                                                   Dün gibi…

15-01-2012                                          Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

.. Kervan-ı Zaman..

Aralanmış kapıdan gölgesi vuruyordu,
Hava kapalı ya da az bulutluydu
Akşam çökmüştü ağırdan ağır.
Pervasız nöbete kesmişti gözleri
Dilinde unutulmaz türküsü,
Dam yaramamış olsa gerek
Durmaksızın öksürüyordu da.
Kan kusuyordu ciğeri; kalbi..?
Kalbini dışarıda unutmuştu
Kendinle birdi, yalnız değildi.
Etrafında hınca hınç mahpus..

Sürü başı seslenir,
‘Haydin devam..!’
En önden atlı yürür,
Ardından deve yürür,
Sonra kervan yürür..
Ama zaman yürümez…
En yavaşa koşandır belki.

İçerisi karanlık, ışık vuruyor dışarıdan,
Aralık kapının önünde nöbette,
Gölgesi vuruyor iç duvarlara
Zamanı kolluyor..
‘Haydi bre ilerle..!’
Zaman ne sürünün en önü
Ne de sürünün içinde.
Saatinin pili bitmese bari…

17-01-2012                                            Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

.. Kim Kimi ?..

Sen bana göre değilsin…
İlk adımın atarken hepimiz düştük.
Benim düştüğüm yer topraktı
Çamura bulandım belki de..
Etrafın pamuklu döşşeklerle çevriliydi
Hiç canın da yanmazdı, tutuverirlerdi.
‘Aman bir şey olmasın..’

Tekneyle açılıp balık tutmuşluğun yok,
Olta nasıl salınır çekilir bilmezsin.
Anca yüzmeye gittin denize tatil günü.
Lodos, karayel, keşişleme, poyraz …
Sana hepsi rüzgar..
Sen bana göre değilsin…
Pazarda parayla satarlar senin yediğini
Kendin ektiğim, hasat ettiğim soframda.
Yufka, bazlama, kömbe, pişi …
Sana tek pazar ekmeği..

Gece sokağınızda itin, uğursuzun.
Ben yalın ayak çıkarım dışarı
Elim boştur, sen ışıklı yol ararken
Ben gözüm kapalı karanlığı seçerim
Sen bana göre değilsin…
İki adım önüm deniz, gerim dağlarım..
Dört duvar her yanın, sisin, dumanın.
Gözlerini kapatır hayal edersin
Ben o hayal ettiğinde yaşamaktayımdır.

Sen bana göre değilsin…
Harmana gidilirdi bütün sülale,
Orak ta tutmasını bilirim.
Çapa, kürek, çekiç, keser…
Belki yara beredir de ellerim,
Sanatçıyımda…
Gitarım, şiirlerim.
Seninde o narin ellerin yok mu..?
Oldum olası yumuşacık, tazedir de.
Neyine harman senin…

Sen bana göre değilsin…
Çok gezmişliğin onca ili, diyarı..
Üç beş yer görmüşüm,
Her biri ayrı edalı, toprağı, havası…
Sen gezdin mi, ben yaşadım.
Seyahat listende benim memleketim.


Altlı üstlü hiyerarşik bir yapı mı dersin…
Hadi sen üst basamakta,
Sen bana göre değilsin…
Boylarımız da eşitlenmiş, iyi iyi ..
Yalnız;
Deniz, toprak ve gerçekler,
En altta, merdivenin sonunda…

11-02-2012                                                     Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

.. ‘Gül’ Selasında ‘Göz Yaşın’ Ezan..

Ağlayacaksan eğer
Nefesini derinden alacaksın
Hıçkırmaya yerin olsun.
Ak ciğerden değil
Karaciğerden çekeceksin,
Kan beslenecek göz yaşların..
Ağlamak ta kolay değil…

Ağlayacaksan, öylesine de;
Gülüşünü idam edeceksin evvel.
Öyle ağlarken gülmek yok
Karışmayacak birbirine..
Sıcak soğuktan, ölüm yaşamdan,
Dün bugünden..
 Boşanmış olacak iyin kötünden,
İşte onun üzerine rahat uyuyacaksın.

Uyumak ta kolay değil..
                      Bul bi çare…
                             Göz yaşın yorgan,
                                                   Örtün gitsin.

04-02-2012                                                                   Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

.. Hatrımdan Koptu 'SEN'..

Bana seni sorsalar susarım.
        Yakının uzağı ellerin, gözlerin,
                O deseler, onsuz gibiyim.
                         Bırak biraz okuyup çalışayım,
                                     Bilmiyorum seni anlatmasını,
                                                     Sorsalar susarım...

Gel dediler, gitmedim gece yarısı dışarı.
Karanlık korkusu değil, odam hep karanlık..
Bir gecenin şerrine yazılısın,
Gündüz gözüyle sevemediğim..
Bir gölgede bari çıkıp gelsen diyorum,
Hava bulutlu hiç güneş doğmuyor,
Doğmayacak gibide..
Çıkmıyorum dışarı, gecenin şerrine yazılısın,
Bir’e Bin’di, hiç gibi de..
Neye benzer onu da bilmiyorum..
Belki bahar güneşini bekliyorum.

Sordular seni geçen gece,
           Hatırlamıyorum dedim, kimdir?
                    Yalın ayak koşardın içimde,
                              Uzaktan da uzak düşlerin.
                                          Sen deseler, sensiz gibiyim..

Sordular..
                  Süt dökmüşüm,
                                    Sus pus oturuyorum…

15-01-2012                                                       Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Duvardaki Büyük..

Alın çizgileri, hayata öfkeli sanki.
Aklar düşene kadar yaşamış ta,
Yorgunluk mudur, bilgelik mi?
Kitabını yazmışlığından mı,
Yoksa altında kalmışlıktan mı?
Saçlarını rüzgara karşı almış
O resme bakınca korkanlara inat
Gülümsüyorum, huzur dolu..
Can Babam..
Ak sakalın, ak yüreğinle bir.

Görmedikleri bir şey var sende,
Hani şu ölü fotoğrafları yok mu?
Bakınca ürküten, boz bulanık,
Ölümle dalga geçen sen..
Senin fotoğrafında o bulanıklık yok.
Sakalının altından güler gibisin,
Yada gözlerinle döver gibi..

Ana avrat söver gibi değil,
Hayatını anlatır gibi..

Yorgun..
           Mutlu..
                    Bilge..
                               Şairce..                       Can YÜCEL’e

16-01-2012                                             Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..Edebiyatçı Gözünden..

Yeni güne merhaba..!
Ben uyanır Güneş’e selam veririm,
Onlar başlarında şapkayla çıkar sokağa.
Hava sislidir, burun ucu görünmez,
Ben beyaz rüya der, aşk eylerim,
Onlar beyaz pus der, küfrederler.
Ben şairim..
                Onlar vatandaş..

Rüzgar kıyamet eser..
Ben rüzgarın türküsünü dinlerim
Yarin okşamasıdır bedenime,
Onlar saç baş düzeltirler
‘Hay senin gibi rüzgarın..’ ,
Ben ‘Yazarım’ ..
                 Onlar okumayan halk..

Yağmurun sağanağına yakalanmışız..
Ben kucak açarım ilk yakalanmaya,
Beni anlayan bir de sevgilim varsa..
Sırılsıklam mutluluk…
Onlar sığınacak yer ararlar kaçmaya,
Damlalar eritecektir uzuvlarını..
Ben yaşayanım..
                 Onlar çoktan gömülenler..

Kozada tırtıl, kelebek adımlıdır..
Ben bir günlük ömründe kelebeği,
Özgür kılarım, her kanat çırpışında.
Her çırpışı bir ömür senesine değer..
Onlar ilk çıkışında öldürmüşler zaten,
‘ Yazık..Ne kısa yaşıyor..Bir gün kime yeter..’
-Nerede aile,yuva,eş,dost,akraba..?
Ben göklerin özgürü..
                    Onlar yeryüzüne hapis..

Gün doğdu battı, gece körü buhram..
Sisli hava, rüzgar kıyamet, yağmur asit sanki,
Kaçışın..! Saklanın..!
Gözünüzde dünyevi bir asaletle salının..
Kaşınız göz üzere güvendesinizdir.

Ben maneviyatın evladı,
            Şairim.. Yazarım.. Yaşayanım..
                               Göklerin özgürüyüm..
Siz de onlar işte…
Gördüğünüz hayat gördüğümün
Bilmem kaçıncı baskısı…

06-01-2012                                                          Özkan ERDAŞ



...Sonsuz'dan bir metin daha...

.. Ekber Makamı..

Nihayet tutturmuşuz bir yalnızlık,
Ne zamanı aşar bilmediğin sonunda
Bir makam yakılacak baş ucunda
Nihavent deseler, dinle…

Vicdanın zanaatına af yakıştırdık,
Zindanlarda çürümeye niyetli
Bir bıçak sırtı şah a sığındık
Yok dedi, ateşte ney’den dinle,
Muteber deseler, sen üfle…

İsimsizlere kendimiz uydurduk kılıftan,
Kalkansız katıldığımız her savaş,
Bir bir kıvılcımları izledik her kılıçtan
Düşman eli boğazımıza demirlenmiş yüklü,
Bizim elimiz kılıca uzanmadan, sustuk..
Ölüme yakın şahadet deseler, son nefeste…

Maneviyatın beşiğini de kıralı epey oldu
Daha dün küçük tahta arabamızı yaktık,
Çocuk.. ağlamaklı yanıma sokuldu,
Bu gün fenerler yakılsın, karanlıktayız.
Caminin minaresi çoktan döküldü,
Ezana yakın ekber deseler…
Makamıma cennet okunur…
Yadıma hürriyet…

28-02-2012                                                            Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

.. Bir Rüzgar Bir Işık..

Tınısı yüksek müziklerin,
Denizi hırçın döven küreklerin,
Yassı taşları suda sektirmenin,
Zevkiyle yaşamak olmayacak düşlerin.
Uzun uzadıya merasimler çoğalmadan
Sevdayı mavilere sakladık
Elimizde başkasına kalmadı da belki.
Başa sarmaya niyetlendikçe
Yanlış kuvvette çektiğimiz kürekler
Teknenin rotasını çevirmekte
Tur atıyoruz bir noktasında sevdanın..

Serpil saçak dallara takıldık
Dikenleri batıyor acımazsız çalıların
Elimiz kolumuz kan ve revan,
Koşuyoruz düşe kalka toruların arasına.
Bin koştuğumuz bir varıyor gibi
Yorulmuşuz sevdanın inadına.
Her dala çarpışımızda takılıyoruz
Şimdilerde o torulukta kaybolmuş
Baltasız girmişiz evelsem var..
Gidesimiz de var onun diyarına
Hep çalı, hep toruluk..
En acınası yerde kısılı kalakalmışlık
Son bi çare havada gözlerimiz
Kalmışız yine karanlığın bağrına
Dolunay insafına…

28-01-2012                                                Özkan ERDAŞ



...Sonsuz'dan bir metin daha...

.. Derinden'dir..

O kadar da uzun boylu değilmiş..
Kelepçe sıkılı ellerin,
Bir lokma takılıp kalacak boğazına
Derinlerin derininden nefessiz,
Besmelesiz çekip gideceksin..
Nerede görülmüşse suyun yandığı
İçtiğin sulardan ateşe döneceksin.

Keskin nişancını gözü üzerinde
Ekin tarlasında buğday ara dur
Elin kolun kesilecek hayattan,
Azami hızda girdiğin virajdan
Ben sağ sen selamet…
Tek sıçramada tuttum ya sıkıca
Asılsam da elimde kalacak gibi,
Düğüm düğüm çözülüyor zaman
Ardı sıra beni alt edecekmiş..

Açılmaz kapılardan dön,
Peyderpey peri masalı değilya bu,
Yalanlar niyetinden aslın oyuncağı;
Lodosların seyrinde pervasızım,
Ben de prens değilim
Ak atım ala boyalı..
Ah atım… Vah atım…

21-02-2012                                                  Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

..‘BİR’ bende ‘BİN’ sende..

Karanlığın bilmem neresinde kaybettiğim,
Ansızın çıkıverecek önüme, eli bıçaklı,
Kaç kat örülü duvarın arasına koyduğum
Derinime soğuk kanlı saplayacak..
Ellerinde bir hüner bıçağın güveniyle,
Kucağına yığılıp kalacağım, bilmiyorum
Belki de beceremeyeceğim bu kez
Ağır adam rolünü kesmeyi, ellerim havada
Teslim olacağım,
O,
Olmazı doğuracak kaderin kundağına,
Beleyip ana şefkatli sarılacak belki..
Belki çoktan koşup oynamaya başlayacak,
Bir nefes benden alıp,
Bin nefese döndürecek.
Çok yaşamalı o zaman, çok nefesli.
Açıp bağrımı kendimde saplayıveririm,
Ağır adam rolünden bozma bir ben..
Kendimde atılırım kucağına.
Teslim olurum,
O,
Bir de ‘Biz’ doğurur..
                                 
                            Yaşamaya heves,
                                                Çok nefesli…

05-01-2012                                                     Özkan ERDAŞ


...Sonsuz'dan bir metin daha...

. . 65'e Kayıp. .

Özgürlüğü anlatmak..                                         (Nazım Hikmet RAN’a)
Bilmezlerdi kanatlarını kullanmasını,
Gökyüzünün şarkısını anlatanı
Uzun namlulularla indirdiler yerlere.
Can çekismesini izlemek isterlerdi
Can çekilmez 1900 tohumundan…

Vatanı anlatmak..
Kan döken ecdadını hatırlatmak,
Senin için ölenlerin türküsünü
Anlatanı dövdüler, serildi yerlere
Düştüğünde etrafa saçıldı yazdıkları
Acel ecel topladılar, korkak…
Aman duymasınlar,
Tabutta ve beşikte feryadı.

Hayatını anlatmak..
İstedi.. hem de çok istedi..
Anlamadın, uyuyordun mışıl mışıl.
Yaşadığı sürgün hayatın imdadını
63 yazında bir sabah ezanında,
Buldu senin susturduğun tabutta..
Sen 65’e uyandığında, nedir..?
O yazın güneşi mi geçti başına..?
Dinle…
        Ölenlerin türküsünü,
                  Gökyüzünün şarkısını…

Uğruna dil dökeceksin,
Kızıla boyalı kalbin, ak alnınla
Elinde kayıp bir hüviyetle
Kendini arayacaksın,
Türküsünü yazdığın, özgürlüğü anlattığını.
Kazanmaya bir mecal o gönülleri,
Yitireceksin nefesini.
Hediyemdir sana ölüm…

Bir sandık bulmuşlar 65’e doğru.
Üzerinde ‘Mavi Gözlü Dev’ yazılı..
Yine zor kırılmış kilidi de,
Salıvermişler anlattığını, yazdığını,
Onlar bir hürriyet kazanmış
Sen bin hüviyetle kayıpken,
Vatan kokulu bir rüzgar..
Açın, yeter.. ölü adamın sandığını.

Varır mı dersin mezarına,
Anadolu güvercini, sersem gibi biraz..?
Geç mi anladılar dersin,
Enginlere yelken açmasını, hava fırtınalı..?
Taze bir nefes verecekler sna,
Kefen içinde ağzın burnun kapalı
Tadamayacaksın yine, sus be....
Mahpushane yatağı mı sandın
Yattığın kara toprağın kucağını..?

Yasakların kervanı geçti çoktan,
Bin yük dolusu indirildi senden..
65’e doğru güneş geçti başımıza,
Senin saçlarınmış meğer..
Akın akın parlayan, vatan dolusu.
Biz mi kaybettik, sen mi kayıpsın?
Açamıyorum gözlerimi.
Bir seslensen diyorum..‘Memleketim..!’

Bilmezlerdi..Bilemediler..Bilmesinler..
Yeter..!
Nasıl düşündülerse öyle yönettiler,
Öngörüleri yargılama yolunun bekçisiydi..

Tak tak………….
Açın kapıları..Heeeeeeey..!
Hürriyet geldi..

Güm pat çat………
Yıkın o örülü duvarları..
Çekilmedi can, çok beklersiniz,
1900 tohumundan…

17-01-2012                                             Özkan ERDAŞ 


...Sonsuz'dan bir metin daha...