Perşembe, Ağustos 11, 2016

..Gün Kaçağı..

Yağmur sonrası sevilir kadın.
Uçsuz bucaksız.
Gün kaçağı sevilir,
Rüzgar dolaylarında.
Uyku mahmurluğunda sevilir,
Makyajsız soluk yüzüyle.
Donuk bakışlarla da sevilir,
Ona gidilen yollarda.
İstanbul'un trafik çilesi kadar sevilir,
TEM'in tıkalı olduğu saatlerde.


Sabahın köründe sevilir kadın,
Gün aymadan.
Gün aydınlığı niyetine sevilir.
Saçma bir sanat filmi yorgunluğunda sevilir,
Filmin son sahnesine yakın.
Gülen yüzlerle sevilir,
Pijamalarıyla dolanırken.
İşe gidiş günleri sevilir,
Sıkıcı ofis saatlerinde.


Gökkuşağı çıktığı vakit sevilir kadın,
Bol renkli sevilir.
Uçsuz bucaksız.
Gün kaçağı sevilir.
Serçe parmağından,
Sevilir..






Pazar, Mart 29, 2015

PROLETERLERİN ÇIKMAZI



Marksist yaklaşımlara acıkıyorum kimi zaman.
Lan, sonra '' Bi siktir git '' ler  alıyor aklımı.



Prolaterya diyorum.....
Hep mi fakir kalacak ?




Özkan ERDAŞ


Salı, Şubat 10, 2015

YAKIN

Sarmaş dolaş içmeyi öğrenmiş bir kuzgun yürekli , el verecek sedasızlığa.
El pençe sevdalanmasından belli, hayırsız sayılmaz da
Nereden bulduğu bilinmez, emsalsiz kelamlarla,
Oturup derin derin yazacakmış anlatabildiğini.


Sanırsın tüm günahlarını inanmadığı halde anlatmış bir papaza,
Günah çıkartmayla olacak iş midir yalnızlığın üstünü örtmek ?
Kar yağarmış ta bembeyazın ihtişamı bile dokunmaz gözlerine,
Nereden bileceksin o vakit kar topu oynayan çocuğun üşüdüğünü?
Sanırsın günah kazanmaya küfür etmiştir o, topunu kesen bakkala..
Sanırsın koğuş ağasıdır pervane döner avluda eli tesbihlisinden.
Sanırsın büyümüştür o , üşümez...

Sarmaş dolaş sevişmeyi bilmediğinden daha kuzgun yürekli, 
Göz bebeklerindeki hayattan aldım bir yudum, işte ondan...
Neresinden tutsan can'a yakın sözlerle, aşka katacakmış bulabildiğini.

Uzakta kalma ...




Özkan ERDAŞ  -  Gelidonia

Cuma, Ağustos 29, 2014

..Yalnız Adamın Rüyaları..



Ulan nereden bileceksin kafası kırık bir adamın neden küreksiz  denize açıldığını.
Sorsan da söylemzya hani;
Kör düğümlü dalgalar poyrazın beşiğinden sallıyorken teknesini, yolu bellidir.
Su katıksız rakı içen babalar gibi yanıyordur ciğeri de,
Kaybolacak olsa karanlık kentin ücrasında bir gece,
Önüne gelen sokak lambalarını da kıracak,ceplerindeki leblebi büyüklüğünde taşlarla.
O taşlarında ne işi varsa cebinde artık,
Yürüdükçe boz bulanık parke taşlı kaldırımlarda,
Şeytanın, olamayan kanatlarına benziyordur belki sokak lambaları..




Ulan nereden göreceksin adamın kafasında Do’dan başlamış notalar Si bemol’e kadar.
Oturup harmandalı çalacak değil ya hani;
Halbuki ciğerinden efeler üflüyordur neyzen yanığı türkülerini.
O notaların komalarına da inecek daha ;
Batı müziğinin de eksik yanları kadar eksikmiş kafası işte,
Zenci gırtlağı karmaşası gibi..
Olmadı mı olmaz işte …


Geç saatte uyuyan adamın sabah erken kalkmasını beklemiyorum.
Ulan adamın sabaha kadar sevişmediğini nereden bileceksin,
Oysa yan yana gelemezdi akşamdan kalma rakı masasında salatalıkla yoğurt,
İnce kıyım doğra ki cacık olsun..
Nedendir sonra başını kaldıracak sızdığı masadan,
Yüzünde, kıvrılan masa örtüsünün izi kalmış..  
Ayık kafayla sövecekya bu şimdi gecenin tertibine,
Düzensiz bir karmaşa uğultusuyla doğrulacak ta yerinden,
Sor bakalım, denize açıldığı tekne nereye yollanmış küreksiz ?
Bir de o kırdığı sokak lambalarının parasını kim verecekmiş ?
Ha bir de o seviştiği kadını sor..


Yalnız Adamın Rüyaları Sorunlu Oluyor Bazen…



Cumartesi, Mayıs 31, 2014

.. Güneş Aldatan ..


Mesela, uçuyorduk öğle sonrası,
Buluta batan güneşlerimizle biz..
Akçakanatlı kuşların dilinden
Toplandık evvel yem uzatan ellere.
Mavi de yaşmaklarımız vardı hani
Uzuncana yollar katederdik te yorulmazdık biz..

Mesela, koşuyorduk akşam üzerileri,
Çamurlara saplanan botumuzun tekleri
Anca sular çekildiğinde yeniden ulaştığımız..
Saklandık evvel eli bıçaklı karanlıktan
Asfaltsız toprak yollarımız vardı hani
Sonra betona boğdukları…

Yeşil yüreklerimiz vardı da bizim..
Orman oluverirdik mesela.
Sonra dalgalanır denize vururduk hani,
Sürç-ü lisan dileklerimizle biz
Kendimizi şiire adamışız.
Uzun saçlıydı biri,
Sakalları ağarmış ötekinin
Ve berikinin de düşünceleri ağarmış.


Mesela, hep bir ağızdan yazardık sabahları.
Güneş’i bulutlara gömmeden,
Tabi günün uzun olacağı belliydi,
Mesela, hep sabah ölmüştük biz …




Özkan ERDAŞ                             01-06-2014









...Sonsuz'dan bir metin daha...

Salı, Şubat 25, 2014

..Rüzgar Kesilmeden, Sabah Olmadan, Dinmeden Yağmur ve Büyümeden ..



Uzak bir diyarın özlemini yazdı,
roman roman...
Dilinden düşürmediği bir de 
Çocukluğu var, uzak diyarın yokuşlarından.
Oysa büyümüştü çoktan ...


Yağmur sularında bisiklet süren çocukları çizdi,
resim resim...
Elinde ince telli bir fırça,
Dalgalarını işledi tabloya, lastiklerden dökülenleri..
Oysa durmuştu yağmur ...


Deniz kokulu bir kaç kelime dizdi,
şiir şiir...
Dalgalar kadar kararlı bakışları vardı,
Ve limanda çürümeye terk edilmiş tekneleri..
Oysa kesilmişti poyraz ...


Yenilenmeye niyetli indirip sevdalarını solundan,
Şarkılar söyledi,
beste beste...
Dilinde kopmuş bir telin notası,
Yüreğinde amansızca oturan yakamozları vardı..
Oysa olmuştu sabah  ...

Hayalleri ne kadarda yakın gibi ,
ne kadarda uzak ... ?



25.02.2014       Özkan ERDAŞ













( H-Raporu )




...Sonsuz'dan bir metin daha...

Salı, Aralık 17, 2013

..Derin İnanış..



Yüzyıllar geçecek, derinleşecekti deniz.. 
Gençleşecekti 45'indeki  adam..


Varmak istediği yer artık neresi ise ;
Yükselip denizler, geri birleşecekti dağlar
Kayalardaaan kopan parçalaarr !
Ölenler dirilecekti ve eski limanlar...


Önce buharlılar geçecekti önünden geminin,
Ve açıldıkça derinlere, yelkenli tahta kayıklar..
Geriye akacaktı zaman,
Yüzyıllar geçecek, gençleşecekti 45'indeki adam.


Ve ayrılıp, limanın 30 mil açığında kaptan
Geriye dönüp baktığında , neredeyse inanacaktı
Piri Reis'i göreceğine, Tornistan...


17.12.2013                                  










Özkan ERDAŞ







...Sonsuz'dan bir metin daha...

Çarşamba, Kasım 27, 2013

..3 NEFES..

1.

Nefes al insanoğlu...
Hani kıçına vururya ebe,
ağla ki ciğerlerin açılsın.
Anandan çıkar çıkmaz,
muşmula gibi bir suratın da olsa
Birilerine benzetileceksin.
Aman Allahım..!! Aynı dayısı, halası..
Bilmem kimin kulağı da kimin burnu falan...
Daha kırkı çıkmamış çocuğa kalıp uyduracaklar.
Lan daha şekil almamışsın,
Anlamazlar.. Boş ver İnsanoğlu hoşgelmiş ol.
Sen nefes almana bak...

Ciğerlerin yanacak,
Ciğerleri yanmadan nefes aldığını anlamaz insan..
Ya da unutmuştur zamanla.
Zaten hayatta bi kaç kez anlayacaksın nefes aldığını,
Bu senin ilk nefesin olacak.
Canın yanacak oğlum..
Tadını çıkar...
ilk nefesinin acısını hissetmeyeceksin ...



...Sonsuz'dan bir metin daha...

Çarşamba, Kasım 13, 2013

..Bu gün Hayallerim 4-6..

Nihayet şarkılar; 
esrarlı, kinayesiz yazılardan uzaklaştılar.

4-6 denize kanat açtı
mavi kanatlarıyla bir deniz kuşu,
Bulutlarla beyaza yaslanırdı deniz,
Açıp bir büyük ... 
sevdaya yaslanırdık biz de.

Zahmet olmazsa şuradan bir tutam ''BİZ'' alalım.
Akşama dalgalar 2-3 metreyi bulur,
Kimsenin duymadığı bir dilde konuşmak gibi..
İner fırtınaya katılırız, iyi mi ?  
Karşılığında alkışlayan varmışçasına,
Saatlerce; bir açılır bir kuma seriliriz ...
Dalgaların kucağında sallamadı annelerimiz,
Battaniyeler tutulurdu iki yandan, uyutmak için..
Biz battaniye yerine denizin kundağına sardık kendimizi.
Bilinmeyen bir dilde şarkı söylemek.
İlk defa duyduğunda,
Anlamayışını anlamlandırdıkların gibi ...

Nihayet şarkılar;
Deniz için yazıldılar...
Mavi kanatlı deniz kuşu 4-6 denize açıldı.
Dönemez gibi ...



14.11.2013                                              Özkan ERDAŞ




...Sonsuz'dan bir metin daha...

Pazartesi, Kasım 11, 2013

23:54 ...

Ne kadar be kardeşim.. ?
Küfür edebilecek kadar mı ?
O kadar da soğumuş bir kadının vücudu. 
Gözlerini saklamaya çalışıyor,
Yeniden karşılaşmamak için Aşkla ...

Yazık olmuş be Kaptan..!
Daha dalgalanır bu denizler,
İyi bilirsin     ...



11.11.2013                       Özkan ERDAŞ